D Vitamini doğal olarak çok az  gıdada bulunan, yağda çözünen bir vitamindir.

Vitaminler vücut tarafından üretilmeyen mikro-besin kaynaklarıdır ve bu nedenle beslenmemizle almamız gerekir. Bununla birlikte, güneş ışığı cildimize çarptığında D vitamini vücudumuz tarafından sentezlenebilir. Çıplak ciltte 5-10 dakika boyunca haftada 2-3 kez hassas güneş ışığına maruz kalmanın miktarda D vitamini üretmesine olanak sağladığı, ancak D vitamini oldukça hızlı bir şekilde parçalandığı ve bu sayede vitamin depolarımızın hemen tükendiği tahmin edilmektedir.

D vitamini , vitamin olarak bilinmesine rağmen vücutta 2000’i aşkın faydalı genetik reaksiyonda görev almaktadır.

Vücudumuzun sürekli D vitamini ihtiyacını karşılamak için uzmanlar her gün düzenli olarak D vitamini kullanımını önerir.

Son araştırmalar, küresel nüfusun önemli bir yüzdesinin D vitamini eksik olduğunu göstermiştir.

1) Kemik Sağlığı ;

D vitamini kas ve kemiklerin sağlığında çok önemli bir role sahiptir. Kalsiyum ve fosforun bağırsaklardan emilimine yardımcı olmakla beraber kemiklerin sağlığı üzerine de katkıda bulunur. Bu nedenle D vitamini kas ağrılarını, kemik ağrılarını, kronik yorgunluğu ve osteoporozu önleyebilmekte ve tedavi edebilmektedir.

D vitamini kalsiyum düzenlenmesi ve kandaki fosfor seviyelerinin korunmasında önemli bir rol oynar; sağlıklı kemikleri korumak için son derece önemli olan iki faktördür.

Bağırsaklardaki kalsiyumu emmek ve böbreklerden atılacak kalsiyumu geri kazanmak için D vitaminine ihtiyacımız var.

Çocuklarda D Vitamini eksikliği, kemiklerin yumuşaması nedeniyle şiddetli yay bacaklı görünümüyle karakterize bir hastalık olan raşitizme neden olabilir.

Yetişkinlerde, D vitamini eksikliği osteomalazi(kemiklerin yumuşaması) veya osteoporoz olarak ortaya çıkar. Osteomalazi zayıf kemik yoğunluğu ve kas zayıflığı ile sonuçlanır. Osteoporoz, menopoz sonrası kadınlar ve yaşlı erkekler arasında en sık görülen kemik hastalığıdır.

2 ) Bağışıklık ;

D vitamini bağışıklık sisteminin normal fonksiyon görmesinde hayati bir role sahiptir. Bu nedenle D vitamini astım, romatoid artrit, Tip 1 diyabet, Crohn hastalığı ve Multiple Skleroz gibi immun bozuklukların önlenmesinde ve tedavisinde kullanılabilmektedir.

D vitamini bağışıklık hücreleri olan B hücreleri, T hücreleri üretimini ve aktivitesini arttırdığı yapılan klinik çalışmalarda görülmüştür.

Kış aylarında 4 ay boyunca günde 1.200 IU D vitamini verilen çocuklar, influenza A (Domuz Gribi) enfeksiyonu riskini yüzde 40’ın üzerinde azaltır.

3) Kanser ;

D vitamini normal ve kanserli hücrelerin büyümesini kontrol etmektedir. Böylece D vitamini özellikle kolon, prostat, pankreas ve meme kanserlerinin önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir rol oynayabilmektedir.

Bazı çalışmalar kalsitriolin (D vitamininin hormonal olarak aktif formu) kanserli dokudaki yeni kan damarlarının büyümesini ve gelişimini yavaşlatarak, kanser hücresi ölümünü hızlandırır , hücre çoğalmasını ve metastazlarını azaltarak kanser ilerlemesini azaltabileceğini göstermiştir.

D Vitamini eksikliği ayrıca artmış kardiyovasküler hastalık, hipertansiyon, multipl skleroz, otizm, Alzheimer hastalığı, romatoid artrit, astım şiddeti ve domuz gribinin riskiyle de ilişkilendirilmiştir.

4) Diyabet ;

D vitamini pankreasta insulin üreten hücrelerden insulin sentezini uyarmaktadır. Ayrıca insülin rezistansını azaltmaktadır. Bu nedenle tip 2 diyabetin önlenmesinde ve tedavisinde yardımcı olabilmektedir.

5) Kalp Rahatsızlıkları ;

D vitamini ‘Renin-Anjiyotensin-Aldosteron Sistemini’ (RAAS) inhibe eder. RAAS fazla miktarda çalışırsa yüksek kan basıncına (hipertansiyon), böbrek hastalığına ve kalp yetmezliğine neden olmaktadır. D vitamini RAAS’ı inhibe etmekte ve böylece hipertansiyon, böbrek hastalığı ve kalp yetmezliğini önleyebilmektedir.

D vitamini RAAS’ı inhibe ederek, insülin rezistansını azaltarak ve kan damar duvarlarında kolesterolün yerleşimini önleyerek koroner kalp hastalığını önleyebilmektedir.

6) Deri Hastalıkları ;

D vitamini derinin normal fonksiyonunu etkilemekte ve bu nedenle psöryazis (sedef hastalığı) gibi deri hastalıklarının tedavisinde yardımcı olabilmektedir.

7) Depresyon ;

D vitamini kişinin ruhsal durumunu etkilemekte ve bu nedenle depresyon gibi ruhsal bozuklukların önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir rol oynayabilmektedir.

8) Diş Sağlığı ;

D vitamini diş sağlığını etkilemekte ve bu nedenle birçok diş probleminin önlenmesinde önemli rol oynayabilmektedir

ABD Tıp Enstitüsünün tavsiyeleri, günlük ortalama 400-800 IU veya 10–20 mikrogram alımın, bireylerin% 97.5’i için yeterli olduğunu göstermektedir (21 Trrusted Source, 22 Trrusted Source).

Yetişkinlerde günlük 1000-4000 IU veya 25-100 mikrogram D vitamini alımı, çoğu insanda optimal kan seviyelerini sağlamak için yeterli olmalıdır.

Tabletler ve kapsüller herkese uygun değildir. Bazılarımız, özellikle çocuklar ve yaşlılar, onları yutmakta zorlanabilir.

Modern beslenmemiz, artan stres düzeylerimiz ve yaşlanan bir popülasyon, sindirim verimliliğimizin kötüye gittiği, emilim bozukluğu sorunlarının çarpıcı biçimde arttığı anlamına gelir.

Dilaltı spreyler, tabletlere ve kapsüllere hızlı, etkili ve uygun bir alternatif sağlar.

Bir sprey, aktif bileşeni mikro boyutlu damlacıklar halinde sağlar. Dilaltından sindirim sistemini atlayarak direk kan dolaşımına katılır. Bu nedenle hem hızlı etki sağlar hemde sindirim problemi olan kişiler rahatlıklar kullanabilir.